* İnsan, tabiat, aşk, sevgi sevgilinin güzelliklerinden bahseden şiirlerdir. Koşma nazım şekliyle yazılır.
* Dörtlüklerle, 11’li hece ölçüsüyle ve abab cccb dddb kafiye düzeniyle yazılır.
* Güzelleme türündeki şiirler lirik şiirlerdir.
* En önemli şairi Karacaoğlan’dır.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Dünya başıma da dar oldu tez gel
Garip bülbül gibi artıyor ahım
Göğsünde din iman var ise tez gel
Has bahçenden dersem gonca gülünü,
N'eyleyim har almış sağ ve solunu.
Hayli demdir bekliyorum yolunu,
Kalmadı takadım, amanın tez gel.
Cemalin karşımdan gitmez her zaman,
Düşünüp derdimi edeyim beyan.
Gönüller eğleyen bir kaşı keman,
Kaşları kemanım amanın tez gel.
Karac’oğlan der ki perişan halim
Nice bir çekeyim bu aşkın yayın
Gayrı insafa gel lebleri balım
Şu benim derdime dermana tez gel
* Coşkun ve yiğitçe bir üslûpla yiğitlik, kahramanlık ve savaş konularını işler.
* Koçaklama türü şiirler epik şiirlerdir.
* Koçaklamalar koşma şeklinde söylenir.
* Dörtlüklerle, 11’li hece ölçüsüyle ve abab cccb dddb kafiye düzeniyle yazılır.
* Edebiyatımızda Köroğlu ve Dadaloğlu koçaklama şairi olarak tanınır.
Tan yeri ağarmadan şafak sökende
Düşmanın üstüne hörelenmeli
Düşman kalkan alıp kılıç çekende
Yiğit on beş yerinden yaralanmalı
Haber aldım ihvanından kulundan
Doyuk olduk akçasından pulundan
Hey ağalar akan kanın alından
Altımızda Kır-At kınalanmalı
Köroğlu’m der Mirza gele Han gele
Ben isterim günde yüz tufan gele
Derelerden oluk oluk kan gele
Sele düşüp gövde kürelenmeli
Benden selam olsun Bolu beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kir-At köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
* Bir kimseyi veya toplumun bozuk yönlerini eleştirmek için yazılan şiirlerdir.
* Koşma nazım şekliyle yazılır.
* Dörtlüklerle, 11’li hece ölçüsüyle ve abab cccb dddb kafiye düzeniyle yazılır.
* Aşık Dertli, Bayburtlu Zihni, Ruhsati ve Develili Seyrani önemli taşlama şairleridir.
* Divan edebiyatındaki adı hicviye’dir.
Bitmez oldu harmanların eyisi
Hurma tadı verir erik kayısı
Sadrazam etsen eğer seyisi
Ölmüş eşek arar nalın sökecek
Yumurtanın iki olsa sarısı
Beyazına çıkar onun yarısı
Cahil adam misli yaban arısı
Çok yapsa bal yapmaz orman içinde
* Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getir-mek amacıyla ve koşma nazım şekliyle yazılan şiirlerdir.
* İslamiyet öncesindeki adı sagu, Divan edebiyatındaki adı “mersiye”dir.
* Anonim halk edebiyatında da ağıtlar olmakla birlikte ağıtlar âşık tarzı Türk edebiyatına aittir.
* Doğal afetler, ölüm, hastalık vb. çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ürünlerdir.
* Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir.
* Koşma nazım şekliyle yazılır.
* Dörtlüklerle, 11’li hece ölçüsüyle ve abab cccb dddb kafiye düzeniyle yazılır.
SEFİL BAYKUŞ NE GEZERSİN
Sefil baykuş ne gezersin bu yerde
Yok mudur vatanın illerin hani
Küsmüş müsün selamımı almadın
Şeyda bülbül şirin dillerin var mı
Ecel tuzağını açamaz mısın
Açıp da içinden kaçamaz mısın
Azat eyleseler uçamaz mısın
Kırık mı kanadın kolların hani
Bir kuzu koyundan ayrı mı durdu
Yemez mi dağların kuşuyla kurdu
Katardan ayrıldın şahin mi vurdu
Turnam teleklerin tellerin hani
Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın
Odan ne karanlık yok mu ataşın
Hanidir güveyin hani yoldaşın
Hani kapın bacan yolların hani
Kara yerde mor menevşe biter mi
Yaz baharda ishak kuşu öter mi
Bahçede alışan çölde yatar mı
Uyan garip bülbül güllerin hani
Burda yorgan döşek yastık var mıdır
Bu geniş dünyada yerin dar mıdır
Dalın tahta duvar önün yar mıdır
Yeşil başlı sunam göllerin hani
Körpe maral idin dağlarımızda
Dolanırdın sol u sağlarımızda
Taze fidan idin bağlarımızda
Felek mi budadı dalların hani
Düğününde acı şerbet içildi
Gelinlik esvabın dar mı biçildi
İlikle düğmele göğsün açıldı
N'oldu kemer beste bellerin hani
Alışmış kaşların var mı kınası
Ala idi gözlerinin binası
Kocaldın mı onbeş yılın sunası
Yok mudur takatın hallerin hani
Emmim kızı aç kapıyı gireyim
Hasta mısın halin hatrın sorayım
Susuz değil misin bir su vereyim
Çaylarda çalkalanan sellerin hani
Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz
Ninni balam ninni kalma uykusuz
Hem garip hem çıplak hem aç susuz
Felek fukarası malların hani
Her gelip geçtikçe selam vereyim
Nişangah taşına yüzüm süreyim
Kaldır nikabını yüzün göreyim
Ne çok sararmışsın halların hani
Civan da canına böyle kıyar mı
Çıkıp da bağlara bakamaz mısın
Kaldırsam ayağa kalkamaz mısın
Ver bana tutayım ellerin hani
Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu küllerin hani
Yusuf ALTINSOY / Türk Dili ve Edb. Öğrt. www.edebiyatname.com