EDEBİYATNAME

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

KAFİYE (UYAK)

UYAK (KAFİYE) TÜRLERİ

 

KAFİYE

      En az iki mısra arasında, mısra sonlarındaki anlamları farklı fakat yazılışları benzer sözcüklerin sözcük kökündeki ses benzerliğine uyak (kafiye) denir. Türk halk şiirinde ayak” olarak adlandırılır. Uyakta ses açısından benzeşen sözcüklerin anlam bakımından mutlaka birbirinden farklı olmaları gerekir.

 

Kafiyenin sağladığı hususlar şunlardır:

 

a) Her mısraın ahenkli bir duygu ile sona ermesini sağlar.

b) Kafiye, şiirin akılda kolayca kalmasını, hatırlamayı ve ezberi kolaylaştırır. Böylelikle şiirin kişiden kişiye daha kolay aktarılmasını sağlar.

c) Anlamca ilgisiz görünen mısraları birbirine kaynaştırır.

d) Yeni fikirlerin bulunmasına katkıda bulunur.

d) Şiirde ses benzerliği yoluyla sözcükler arasında bir uyum sağlar.

e) Şiirde kulağa hoş gelen hoş bir melodi ve söyleyiş güzelliği kazandırır. Bu da okuru etkilemede önemlidir.

 

Kafiye ile ilgili önemli hususlar:

 

1- Mısra sonundaki sözcüklerin ses bakımından benzemesi ve anlamlarının ayrı olması gerekir.

ÖRNEK:

Yanakları olmuş al al

Sende durma bir gönül al

 

      Mısralarında birinci “al” bir renk ismi iken; ikinci “al” sözcüğü ise “al-” fiilidir. Bu iki sözcük yazılış olarak aynı olsa da anlam olarak farklıdır. Bu sebeple kafiyelidir. Her ikisi de aynı anlama gelseydi redif olurdu.

 

2- Kafiyeler kesinlikle rediften sonra gelmezler. Çünkü kafiye sözcüğün kökünde olur ve daima çekim eklerinden önce gelir.

ÖRNEK:

Senin âşıkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

 

     gülmez dediler” , “silmez dediler” ve “ölmez dedilerkelimelerindeki “-l” sesi kafiye, “-mez dediler” kelimesi ise rediftir.

 

3- Bir kelimenin redif olabilmesi için kendinden evvel mutlaka bir kafiyenin bulunması gerekir. Görevi ayrı olan bazı ekler kendinden önce kafiye olmadığı için -aslında redif oldukları halde- kafiye sayılır.

ÖRNEK:

Sultan Murat eydür gelsin göreyim

Nice kahramandır ben de bileyim

 

      Mısralarındaki “gör-` ve “bil-” fiil köklerinde benzer ses yoktur. Aynı mısralardaki “-eyim” ekinin görevi aynı olduğu için rediftir; fakat kendinden önce kafiye bulunmadığı için kusurlu olarak kafiye sayılır. Ya da sadece “-e” sesi yarım kafiye sayılıp “-yim” redif kabul edilir. Bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Halk edebiyatı sözlü olduğu için “-r” ve “-l” sesinin kulağa birbirine yakın gelmesinden kaynaklanan bu tür kafiyeler halk şiirinde görülen bir husustur. Boğazdan çıkışına göre aynı grupta yer alan sesler arasında çok az da olsa kafiyenin varlığından söz edebiliriz.

 

4- Halk edebiyatında kalın sesliler (a, ı, u, o) ile ince sesliler (e, i, ü, ö) kafiyelendirilmiş olabilir.

 

ÖRNEK:

Bakmaz mısın Karac'oğlan halına

Garip bülbül konmuş gülün dalına

Kadrin bilmeyenler alır eline

Onun için eğri biter menevşe         

                                            (Karac'oğlan)

 

Bir halk şiirinden bölüm olan bu dörtlükte “-a” ve “-e” sesleri birbiri arasında kafiyelidir.

 

5- Kafiye ve rediflerin tespitinde Türkçedeki yapım ve çekim eklerini iyi bilmek gereklidir. Çünkü kafiye kelime kökünde yer alırken, redif kök üzerinde yer alan çekim ekleridir.

 

6- Art arda gelen mısralar içinde birbirine benzeyen seslerin sık ve ahenk sağlayacak güzellikte kullanılmasına aliterasyon denir.

 

ÖRNEK:

Ak sütünü emdiğim kadınım ana

Ak pürçekli, izzetli canım ana

Akar sularına kargımagıl

     

Mısralarındaki ak sesinin tekrarı ile aliterasyon yapılmıştır.

 

7- Kafiyede aranan nitelik sesin benzemesidir. Yazılışı başka başka olan kelimeler, aynı sesi verdikleri takdirde kafiyeli olabilirler.

 

ÖRNEK:

Birdenbire sıyrıldı gözümden çözülen bağ

Bir hâtıranın dağdaki yâdıydı bu membâ

 

     Beytinde “bağ” ve “membâ” kelimelerini telaffuz ettiğimiz zaman bağ kelimesindeki “” sesi zayıftır, “membâ” kelimesini telaffuz ederken “bağ” kelimesinin sonundaki “-ğ” sesine yakın bir ses çıkar. Bu çeşit kafiyeler ses bakımdan yarım kafiyeden daha hafif bir benzeyiştir.

 

8- Nesir cümlelerinde tekrar edilen seslere seci denir. Özellikle Divan nesrinde bulunur.

 

ÖRNEK:

Gözlerin nuru, gönüllerin süruru; başımızın tacı, dil ehlinin miracı... gibi

 

9- Ayrıca uzun bir sesli (â, û, î) ile oluşan kafiyeler de uzun sesliler iki ses değerinde kabul edildiği için tam kafiye sayılır.

 

ÖRNEK:

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

                                                             M. Akif ERSOY

 

      İstiklâl Marşı'nın “fedâ, şühedâ, Hüdâ ve cüdâ” kelimeleriyle biten dörtlüğünün kafiye şeması “aaaa” olduğu için kafiye “-edâ” ve “-üdâ” seslerinde değil “-dâ” sesindedir. Şemada aynı harf ile gösterilen keli-meler arasındaki ortak ses kafiye kabul edilir. Bu şiirdeki “-dâ” sesleri tam kafiye değil zengin kafiyedir.

 

10 –  Bazı kaynaklarda tunç kafiye zengin kafiye olarak kabul edilmektedir.

 

ÖRNEK:

Rûhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli

Değmesin ma‘bedimin göğsüne nâ-mahrem eli

Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

      Mısralarında "emeli" kelimesi diğer mısralarda da aynen geçtiği için tunç kafiye sayılır. Tunç kafiyeleri zengin kafiye saymak yaygın bir görüştür. Birinci, ikinci ve üçüncü mısralardaki “-i” sesi redif değildir; çünkü dördüncü mısradaki “-i” sesi iyelik “-i”'si değildir. Kafiye sadece üç mısrada olsa idi o zaman bu ek redif olurdu.

 

REDİF:

 

    Mısra sonlarında bulunan ve kafiyeden sonra gelen, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir.

     Tanımdan da anlaşılacağı  üzere iki tür redif vardır:     

          a) Ek Halindeki Redifler       
          b) Kelime Halindeki Redifler  

 

a) Ek Halindeki Redifler: Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Ek halindeki rediflerin çoğu, sözcüklerin köklerine getirilen eklerdir. Sözcüğün kökü bulunduktan sonra ek halindeki redifleri bulmak daha kolay olacaktır.

       Ek halindeki redifleri kavrayabilmek için Türkçedeki yapım ve çekim eklerini iyi anlamak gerekir.

 

ÖRNEK 1:

          Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı 
          Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı 

       Yukarıdaki beyitte, "ı" sesleri, ismin -i hali olduğundan yani, her ikisinin de görevi aynı olduğundan rediftir. Kelimenin köklerinde ise "ark" sesleri benzeştiğinden bunlar da zengin kafiyeyi oluşturur.

 

ÖRNEK 2:

Hile yoktur kirpiğinde kaşında                  

Yedi türlü çiçek vardır başında                 

Kokar reyhan ile gül karmakarış

      Yukarıdaki dizelerde “-ında” ekleri köke getirilen çekim eki olduğu için redif , “yaş, kaş, baş” kök olduğu için benzeşen “-aş” sesleri tam kafiyedir.

 

 b) Kelime Halindeki Redifler: Aynı anlamdaki kelimelerin tekrarlanmasıyla meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça kolaydır:

 ÖRNEK 1:

     Eğri söylerim Hak razı değil.

 

      Doğru söylerim halk razı değil

     Yukarıdaki beyitte "razı değil" kelimeleri aynı anlamda olduğu için redif, ondan önceki "k" sesleri ise zengin kafiyedir. 

 

ÖRNEK 2:

        Zannetme ki şöyle böyle bir söz

        Gel sen dahi söyle böyle bir söz

Yukarıdaki beyitte "böyle bir söz" kelimeleri aynı anlamda olduğu için redif, ondan önceki "öyle" sesleri ise zengin kafiyedir. 

 

 

KAFİYE ÇEŞİTLERİ

 

1-YARIM UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki bir ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

 

ÖRNEK:

    Üstümüzden gelen boran kış gibi            

    Şahin pençesinde yavru kuş gibi                  ‘gibi’ redif

    Seher sabahında rüya düş gibi                      ‘-ş’  yarım kafiye

    Çağıta bağırta aldı dert beni                   

 

ÖRNEK:

   Benim bu gidişe aklım ermiyor

   Fukara halini kimse sormuyor                      “-r” yarım kafiye

   Padişah sikkesi selam vermiyor                   “-miyor” redif

   Kefensiz kalacak ölümüz bizim

 

2- TAM UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki iki ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

 

ÖRNEK:

     On atlıya karar verdim yını          

     Yenice sevdaya salmış bını                   ‘-ını’  redif

     El yanında yakar gider kını                   ‘-aş’   tam kafiye

     Tenhalarda gülüşünü sevdiğim.

 

ÖRNEK:

    Uykuyu terk ettin, ben uyanınca,

    Başımda bekledin, hastalanınca,                       “-ınca” redif

    Göz yaşı akıttın, canım yanınca,                       “-an” tam kafiye

    Üstümde emeğin büyüktür annem..

 

3-ZENGİN UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki üç ve daha fazlası ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

 

ÖRNEK:

     Can bedenden ayrılacak                      redif yok
     Tütmez baca  yanmaz ocak                 “-cak” zengin kafiye
     Selam olsun kucak kucak
     Dostlar beni hatırlasın 

               

4-TUNÇ UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki bir sözcük diğer mısra sonundaki kelimenin içinde tüm sesleriyle yer alıyorsa tunç kafiyedir.

 

ÖRNEK:

      Çınla ey çoşkun deniz,kayalıklarda çınla!       “çınla” tunç kafiye

      Sar bütün kumsalları o dolaşık saçınla.             

 

 

ÖRNEK:

       Acep şu dünyada ne kadar mal var

      Düşünme Mevlâ'ya Allah'a yalvar                 “var” sözcüğü tunç kafiyedir.

      Bir altın saatle bir çuha şalvar

      Bir dahi lefirden şal ister gönül

 

5-CİNASLI UYAK (KAFİYE) :Yazılışları aynı,okunuşları aynı,anlamları farklı kelimeler cinaslı kafiyeyi oluşturur.

 

ÖRNEK:

   Kendin çöz kendin tara                           

   Değmesin el başına                                

   Ben yarime kavuştum               “el başına” cinaslı kafiye              

   Darısı el başına     

 

ÖRNEK:

   Terziye kumaş geldi

   Düşündü ki ne kese

   Ölçtü biçti                                  “ne kese” cinaslı kafiye

   Ne cep olur nekese

                              

UYAK (KAFİYE) DÜZENLERİ

 

A) Düz kafiye düzeni:

 

I )   ------- a            II )   ------- a        III )    ------- a   

       ------- a                    ------- a                   ------- a

       ------- a                    ------- b                   ------- a

       ------- a                    ------- a                   ------- b

ÖRNEK:

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak       ------- a

Sönmeden  yurdumun üstünde en son ocak            ------- a

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak               ------- a

O benimdir benim milletimindir ancak                   ------- a

 

ÖRNEK:

Vara vara vardım ol kara taşa                ----a

Hasret ettin beni kavim kardaşa            ----a

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa          ----a

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm         ----b

 

ÖRNEK:

Şunlar ki çoktur malları        ----a

Gör nice oldu halleri            ----a

Sonucu bir gömlek imiş       ----b

Anında yoktur yenleri         ----a

 

B) Çapraz kafiye düzeni:

 

  ------- a               ------- c

  ------- b               ------- d

  ------- a               ------- c

  ------- b              ------- d

 

ÖRNEK:

Gümüş bir dumanla kapandı her yer     ---- a

Yer ve gök bu akşam yayla dumanı       ----b

Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler             ---- a

Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanı      ----b

 

ÖRNEK:

Geceleyin bir ses böler uykumu.        ----a

İçim ürpermeyle dolar: - Nerdesin?   ----b

Arıyorum yıllar var ki ben onu,         ----a

Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.         ----b

 

C) Sarma kafiye düzeni:

 

    ------- a               ------- c

    ------- b               ------- d

    ------- b               ------- d

    ------- a                ------- c

ÖRNEK:

Dumanlarla örtülen bir deniz gibi        ......a

Canlanıyor en hazin dalgalar bende      ......b

Bekliyoruz yuvanı şimdi bahçende        .....b

Ben kimsesiz, ağaçlar kimsesiz gibi     ..... a

 

 

Ziyaretçiler

8152846
Bugün
Dün
Bu Hafta
Geçen Hafta
Bu Ay
Geçen Ay
Toplam
493
424
6166
8134788
35946
40504
8152846

İP'niz: 3.239.129.52
Server Time: 2023-05-28 18:38:57

Arama